top of page

sana özel dönüşüm kampı yorumları

"Sigara bağımlılığından kurtuldum.

Bir ara 'bu yemeğe mi döndü' diye

bir endişelenir gibi oldum;

ama şu anda artık o da kalmadı."

7 Günlük Özel Kişiye Kamp Katılımcısı, Mart 2024, Urla

Son birkaç gündür hep aynı şeyleri söylüyormuşum gibi geliyor ama gerçekten kendimi çok enerjik hissediyorum. Yani her şeyi yapabilecek gücüm ve motivasyonum olduğunu hissediyorum.

 

Hayatın akışı içerisinde bir takım şeyler oluyor. Evet, bazılarını çok rahat geçiştirebiliyorum. Onun üzerinden atlayıp yoluma devam edebiliyorum. Günü tamamlıyorum. Takıldığım yerler oldu mu? Evet, oldu ama şöyle bir şey var: eskiden yüzde yüz takılıyorsam, şu anda yüzde on ya da yüzde beş takılıyorum. Artık bu benim için bir rakam oldu. Kendimin nerelerde takıldığını çok iyi bildiğim için, bazı konuşmalarda nasıl atlattığıma baktığımda kendimi takdir ediyorum.

Öyle bir öpesim geliyor ki kendimi, teşekkür etmek istiyorum. Sonra bir şey var. O anlamda gerçekten iyi hissediyorum. Bir yerde takılıp kalmamak önemli bir noktaydı.

 

Bağımlılıklarımla vedalaşmak çok çok önemli bir noktaydı. Sigara bağımlılığından kurtuldum. Bir ara bu yemeğe mi döndü diye bir endişelenir gibi oldum ama şu anda artık o da kalmadı.


7 Günlük Özel Kişiye Kamp Katılımcısı, Mart 2024, Urla 

(devam)

Öyle bir endişem de yok çünkü tekrar o şeye geri döndüm. "İhtiyacım olanı ve sağlıklı olanı seçebiliyorum" haline geri geldim.

Ben aynı anda pek çok şeyi birden ayağa kaldıran bir insanım. Her zaman böyleydim. Ya yatarım, yatarım, yatarım. Kalktım ayağa bir sürü şey birden yaparım. Huyum kurusun. Ya da hiçbir şey yapmam. Çok uzun zamandır hiçbir şey yapmıyordum. Son 1 aydır diyet programına başladım. Aldığım online görüşmeleri yaptık. Son 1 haftadır çalışmalar yapıyoruz. Hepsi bir araya geldi ve çok güzel oldu. Evet, arada bir tökezledim, arada bir motor böyle tıkladı mıkladı ama götürüyorum yani gayet güzel gidiyor gibi geliyor bana. Yani, son birkaç gündür hep şükrediyorum. Daha iyi olduğum için, daha iyiye gideceğime olan inancım arttığı için, umudum olduğu için, hayata daha farklı, daha güzel bir pencereden bakmaya başladığım için şükrediyorum.

 

Bağımlılıklardan ve takıntılardan kurtulduğum için büyük bir kısmını çözdük. Belki önümüzdeki bir olayla “Aaa, ben burada hâlâ takılı kalmışım.” diyebilir miyim, bilmiyorum. Ama benim bariz bildiğim, beni rahatsız eden pek çok şeyi burada temizledik. Bu beni gerçekten çok rahatsız ediyordu. Dediğim şeyler tıkır tıkır gitti. Bunlardan sınanır mıyım? Tabii ki hayat beni sınayacaktır. Bir bakacak bana. O zaman eğer şu halimi koruyabilirsem, gerçekten bitti diyeceğim bir noktadır. Ola ki kurmakta zorlandım. Danışacağım bir adres var, Sinan Özcan. Sinan Hoca, “Sinan Hoca, alo Sinan Hocam, ben burada bir tökezledim. Bir ayağıma taş değdi. Şu taşı bir atalım.” şeklinde, küçük bir dokunuşla onu hallederim deyip gelebilirim. Yani onu bilmek de güzel desem, keyifliydi. Çok yorucuydu ama gerçekten çok yoruldum. Yani hiç başımı kaşıyacak, sıkılacak, “Ay, çok böyle boş kaldım da şunu yapıyım.” diyeceğim hiçbir zaman olmadı desem, yani hiçbir şey yapmayıp nasıl bu kadar yoruldum kısmını bilemiyorum ama ha ha, içte bayağı bir şeyler çalışmış o kesin. Dışarıda bir şey çalışmada da fiziksel olarak ama iç kısımda bayağı bir şeyler çalışmış. İyi bir temizlik yapmışız galiba. Daha hafifim, daha enerjiğim, daha mutluyum, daha keyifliyim, daha umutluyum, daha dirayetliyim. Yani pek çok şeyi böyle sıkıştırılmış bir şekilde bir haftada hallettik.

Yani buraya gelmek için altı ay düşündüğümü göz önünde bulundurursak, hani gelmeyi isteyip de gelsem mi, gelmesem mi, şu zaman mı gelsem, bu zaman mı gelsem, ya işte, “Şu olsun da sonra.” diye öteleye öteleye tam altı ay bekledim. Sana gelmek için, kampı yaratabilmek için. Şimdiki durumumla bakıyorum, bu kadar kesinlikle beklemem herhalde. Karar verir ve yaparım. Ne olursa olsun diye düşünüyorum. Yani ya bir şekilde onu atarım. Vakit mi lazım, ayarlamaya çalışırım. Şartları zorlayıp o vakti ayırırım. En hızlı, en kolay şekilde, hani olması için elimden geleni yaparım gibi geliyor. Nakit kısma da bir şekilde olur diye düşünüyorum. Eğer kafana koyarsan bir şekilde o bulunur. Her zaman aslında o vardır, sadece sen görmüyorsundur ya da nasıl, akışı değiştirip de onu, hani bir kaynak yaratacağını düşünmüyorsundur diye düşünüyorum. Bir şekilde bulunur, öyle ya da böyle, onu da hallederim gibi geliyor. Bu kadar düşünmem artık hiçbir şey için. Hata yapma korktun mu? Ya, hata yapabilirim. Geçen hafta yaptım o hataları. Sigara içmeyeceğim diye abur cubur yedim. Benim en büyük sıkıntılarımdan birisi de abur cubur yemekti. Ama sabah uyandığım zaman, “Ay, dün abur cubur yedim. Her şeyi boşa götürdüm, sildim, mahvettim, Allah kahretsin.” tarzında değildim. “Buna ihtiyacım varmış ki bunu ben yedim. Bir şeye ihtiyaç duyuyorum, hâlâ bir şey var. Bunu temizlememiz lazım. Bunu Sinan’la konuşmam lazım.” diye düşündüm. Yaptığım şey için de çok büyük bir pişmanlık, “Tüh, tüh, valla.” hissetmedim. O anda o olmalıydı ki ben bir şeyin eksik kaldığını ya da hâlâ yanlış olduğunu görebiliyim. Bana bir göstergeydi o, bir aynaydı. Eğer her şey düzgün olsaydı, onu yemezdim diye düşündürdü bana yani. Şey değil, anladın mı, pişmanlık değil de, olan şeyden ne ders çıkarabileceğime baktım. Galiba geçen gün üç gün boyunca o abur cuburları yerken, daha önce olsaydı pişmanlık duyardım. Sabah kalktığımda işte, “Ekmek yemeyim, onu yemeyim, yumurtayı az yiyim.” falan moduna geçerdim. Ama burada öyle değildi. Evet, dün bunu yedim. Bunu Sinan’la konuşmam lazım. Ben niye buraya kaydığımı bir bulmaya çalışalım bakalım. Çözüm üreticiydim, pişmanlık değil. İnceleyip bir sonuç çıkartıp oradan çözüme nasıl giderime bakan, daha analitik düşünen bir kadındım.

Evet, panik olmayan, ayakları daha sağlam yere basan, ondan sonra daha güçlü, yani, bir şey var, halledilebilir mi? Evet, halledilebilir. O zaman nasıl sorusunu kendine sorabilen bir kadındı o geçen üç günkü kadın. Bu da önemli bir gelişme. Eskiden olsa, “Tüh, tüh, vah, vah.” derdim, sonra da her şeyi severdim. “Salla gitsin.” deyip sabahları da yerdim, öğlen de yerdim, gece de yerdim, sabaha karşı da yerdim, yerdim de yerdim. Nasıl olsa oldu, “Tüh, vah, vah.” deyip üstüne katmerlerdim. Şimdi öyle değil. Daha sağlıklı, daha kaliteli ne var diye bakmaya başladım. Herkesin çalışması farklı oluyor.

Evet, benim problemlerimle bir başkasının problemleri örtüşmeyecek. Farklı olacaktır ondan sonra. Ama şöyle bir şey var, problemler çözülmedikçe yenilerine sebep oluyor. Yenileri daha bir yenilerine sebep oluyor. Bu böyle kat kat, piramit gibi, üst üste taşları dize dize yükselttiğimiz bir şey. Bir yerden başlamak gerekiyor. Yani onun 15. kattan da başlayabilirsin, 55. kattan da başlayabilirsin. Ama o taşları tek tek söküp atmak lazım, o yanlış olan şeyleri. Bir yerden başlamak lazım. Nereden başladığın çok önemi yok. Kimisi otuzdan başlar, kimi on beşten, kimi elliden başlar. Geç kalmak diye de bir şey yok. Galiba sadece kendini buna hazır hissetmek önemli. O zaman daha verimli ve daha hızlı ilerliyor diye düşünüyorum. 

 

Eğer bu konuda kararsızsanız, içinizden bir ses size ‘yapın’ diyordur. Bir başka ses de ‘yapmayın’ diye sizi durduruyordur. Kararsızlık genellikle bu iki ses arasında gidip gelmekten kaynaklanır. Ve bu kararsızlık genellikle sizin daha önce öğrendiğiniz saçma sapan şeylerden kaynaklanır. Bugün, bu işe ne kadar zaman ayıracağınıza karar vermek gibi. Benzer durumlar bende de yaşandı. Ancak içimde bir ses, bunu yapmanın size iyi geleceğini söylüyor ve sizi harekete geçiriyor. Eğer bu içsel ses varsa, ona kulak vermek önemlidir. Çünkü bu iç ses, sizin için en doğruyu söylüyor. Ayrıca, zaten karmaşık bir durumda olduğunuz için buradasınız. En iyisi iç sesinizi dinleyin, harekete geçin ve yapın. Başka bir şey söyleyebilir miyim bilmiyorum, ama sadece çok memnun olduğumu biliyorum. Bir ay sonra bir görüşme daha yapalım. Ben bir ses kaydı daha oluşturayım, sonra nasıl hissettiğimi görelim.

Ben teşekkür ederim.

Yoksa, bütün kapıları açtım galiba. Sana açılmadığım bir kapı var mıydı? Ulaşamadığın herhangi bir nokta var mıydı, bilmiyorum.

Ne kadar konu varsa döktük, ama bu döküş sadece lafta değildi galiba.

Mesela refleksoloji yaptık ve çok ilginçti. Refleksolojide, bir noktaya bastığınızda, ilk başta canınızın yandığını hissedersiniz. Ancak bir süre sonra acı geçer. Bu benim için hep ilginç gelmiştir. Refleksoloji sırasında, masaj gibi değil, farklı bir deneyim yaşadım. Aynı şekilde, her sabah bel ağrısı çekiyordum, ancak son bir haftadır dikkat ettim ve artık ağrım yok. Bu çalışmaların etkisiyle, içimdeki ağırlık ve sıkıntı da hafifledi. Bu deneyimler gerçekten güzeldi.

Ayrıca, seninle yaptığımız yürüyüşlerde, dış dünyaya daha fazla dikkat etmeye başladım. Yol boyunca gördüğüm her şeyin önemi yokmuş gibi geldi. Aslında, hayatta bir şeylere ulaşmak için yola çıktığımızda, yolculuğun kendisi de önemlidir. Vücudumu dinlemeye başladım ve bu da benim için önemli bir fark yarattı. Bu çalışmaların boşa gitmediğini biliyorum. Hem boşa değillerdi, hem de boşa gitmediler.

 

Ah, sigarayı 1993’ten beri içiyordum, tam 30 sene.

Arada bıraktığım dönemler oldu mu, kısa kısa? Eskiden yarım paket içerim, ben diyordum. Sonra bu bir pakete çıktı. Son zamanlarda ise iyice arttırmıştım. Bazen bir buçuk veya iki paket içtiğim günler bile oluyordu. Aç karna sigara içmem asla diyordum, ama artık aç karna da sigara içiyordum. Uyanır uyanmaz hatta kahvaltı yerine sigara içiyordum. Ciddi anlamda, Harbi Harbi dibine kadar bağımlıydım ve bırakmak istediğimde bırakamıyordum. Akşam yatıp sabah içmeyeceğim deyip, sabah ilk işim sigaraya sarılmaktı.

Buradaki yaptığımız çalışmadan sonra, evet, arada beni biraz yokladı hafiften. Derinden bir ses, ‘Bir sigara yaksak ne güzel olur’ dedi. Ama o sesi çok kolay susturdum. İkinci bir kez sesinin çıkmasına bile izin vermedim ve bunun için de hiç çaba sarf etmedim. Doğaçlama olarak, bu kadar uğraştın, sigara içmeyeceksin. Bu sesi dinlememeli, dinlemen gerekmiyor demem yeterli oldu. Sadece bu kadar küçücük bir, böyle mili saniyede geçen bir düşünce… Oğlum, hani sigara iç, sigara iç, sesini kesti, attı. Çok kolay oldu. Önceki bırakma süreçlerinde ne kadar zorlanıyordun?

Ha ha, tırmalanıyordum resmen. Böyle sigara paketlerini bitirdikten sonra sigara içmemeye karar veriyordum. Sonra gecenin saat onunda, on birinde arabaya atlayıp bir benzinlikten sigara alıp gelip içtiğim zamanlar oldu. Yani hani, 24 saati tamamlamakta zorlandım. Çok zaman oldu ki genelde tamamlayamıyordum. ‘Yarın bırakıyorum…’ diye düşünüyordum.

Bir iki buçuk yıl bıraktım, yıllar yıllar önce. Şey, Ankara’da bir yer vardı, değişik bir sistemle bıraktırıyordu. O uygulamayı hatırlıyorum dersem yalan olur, şu anda… O kadar çok şey dedim ki, hangisinde bıraktım acaba? Emin olamıyorum. Bir iki buçuk yıl hiç içmedim. Fakat şöyle bir şey var: Duygusal anlamda kendimi kötü hissettiğimde, önümde kalmış olan bir sigara paketinden bir sigara alıp içebilecek kadar bırakabilmişim. Yani o süreçteki o can sıkıcı olayı tek başıma atlatamadım. Sigaranın yardımıyla atlatmayı denedim ve tabii ki o bir tane sigara içtikten sonra, bir hafta sonra gene gün haftada bir parça, günde bir paket sigara içer hale geldim. Sadece bir hafta sürdü bu süreç. Bir tane içerim, bir şey olmazdan, bir pakete geçen süre bir haftaydı.

Onda şöyle bir şey vardı, orada bir fark vardı. Ben sigarayı bırakmak için atıyorum, bir merkeze gittim. Sigaranın bana bütün zararları anlatıldı. Böyle iğne mi yaptılar, bir karışım mı verdiler, onu Hatırlayamıyorum, çok uzun yıllar oldu çünkü. Ondan sonra nerden baksam gene 16-17 yıldan bahsediyorum. O kadar eski ki, ondan sonra… Buna dediler ki, ‘İşte, bir hafta içerisinde ihtiyaç duyarsanız mutlaka gelin, bu şeyi kürü size tekrar yapacağız,’ dediler. Ve ben tekrar sigara içmekten o kadar çok korktum ki, ve o kadar çok beni sigara içme fikri dürtüyordu ki, ikinci kez gidip destek aldım. Yani, hani, bir şekilde bana dışardan müdahale yapıldı. Atıyorum, bir iğne mi yapıldı, işte bir karışım mı verildi, bir ilaç mı verildi hatırlamıyorum. Ve bunun birkaç gün sonra tekrarlanması gerekti. Biz şimdi bir ilaç vermedin, bir iğne yapmadın, atıyorum, bir elektrik şeyi ya da bir… Şimdi saate bak, ondan sonra artık bunu işte parmağımı şıklatıp bir daha sigara içmeyeceksin tarzı bir çalışma da yapmadık. Her neyse, benim içimde sigara içmeme sebep olan konu sanırım onu bulduk ve o yüzden canım istemiyor. Yani, şey değil dışardan, ‘Sinan, ne olur bana şu ilacı gene ver, bak şu karışımı bir çay yap da içiyim, şu isteğimi götüreyim,’ tarzı bir şey olmadığı için…

Başka bir şeye bağımlı değilim, bağımsızım. Her neyse, bu benim içimdeydi. Benim içimdeki sorunu çözdük, onu bu şekilde dışarı çıkarttık ve sigara için beni dürten, ilk o sigara içmeye yönelten mekanizma artık yok. Beni evet, o psikolojik el bağımlılığı şeyi olayı var ya, yılların getirdiği 30 yılın getirdiği bir el bağımlılığı var. Rutin şeyler, ritüeller var. Yemek sonrası kahveyle çayla muhabbetleri var. Otuz yıldır mekanik olarak yaptığım hareketler var. Arada bir şey oluyor, bir… Bir şey eksik galiba diye düşünüyorum, ama bu sigaraydı diye hiç aklıma gelmiyor. Aaa, çaya limon atmamışım gibi saçma sapan bir şey bulup onu tamamlayıp devam edebiliyorum. Yani diyorum ya hani, oradaki galiba şey gitti, ana şalteri indirdik galiba ya da söktük attık o kutuyu…

İradem hiç zorlanmadı gibi bir şey. İlk gün zorlandım, evet, çünkü o ilk gün şey vardı. Yani günde bir buçuk iki paket içenden bahsediyorsun, hani bir şey var işte. Tamam, yemeği yedim, eksik bir şey var, sigara içmem lazım, işte dişlerimi fırçalamadan önce sigara içiyim, yatmadan önce bir sigara içiyim, kalktım bir sigara içiyim modunda ilk 24 saat zordu. Ondan sonra ama… İkinci gün o dürtmeler daha azdı ve şeydim, çabuk kovalayabiliyordum onları. Dünden beri de o dürtmeler bile kalmadı gibi nerdeyse, ama bir iki defa gelir gibi oldu mu, şey gibi… Nasıl diyeyim, kapıya birisi tıklattı mı acaba diye şüpheye düşer gibiyim. Şey, tıkladı mı acaba diye düşünüyorum. Ha, galiba diyip devam ediyorum güne…

Valla, ben de kendimi tebrik ediyorum, Sinan. Yani, dirayetli olduğum için, o zayıf tarafıma yenilmediğim için. Bir emeği sen sarf ettin ama bu senin tarafından olması yetmiyordu. Benim tarafımın da bir şeyler yapması gerekiyordu. Ben orada, ‘Aman ne olacak, bir tane içsem Sinan çalışmaya devam eder,’ diyebilirdim. Bir haftam var, bir haftanın sonunda bırakırım deyip bırakabilirdim de. Öyle bir gevşeklik de yapabilirdim.

Canımı sıkan telefon görüşmelerim oldu, hastalık haberleri aldım. İşte, bir belirsizliğe düştüğüm zamanlar oldu. Bir ara, bu kampı bitirip bitiremeyeceğimi de düşünmedim değil. Hani, şartlar acaba kötü giderse burnu yarım kesip gider miyim diye de düşündüğüm zamanlar oldu. Ama zaten galiba böyle olması da iyi oldu. Ben burada kalmayı başardım, aklım da buradaydı, ruhum da buradaydı. Sen bir şeyler yaparken, bir tenis maçı gibiydi. Sen bana bir top attın, ben o servisi gördüm ve onun sayıya gitmesi için elimden geleni yaptım gibi geliyor bana. Ay, kendime de teşekkür ederim, önce sana sonra kendime.

Danışan, Urla, Ekim 2023

"Buraya geliş hikayem başlı başına bir hikaye.

Bir sinir sağlığı hastanesinde uyanınca oraya hiç ait olmadığımı o anda anladım. Hemen çıkışımı yaptım.

 

Bu küre gelmeden önce, ağır depresyon, değersiz hissetme, endişeler, korkular, çene sıkma, umutsuzluk, mutsuzluk, kuyunun dibinde gibi hissediyordum. Psikolojik çöküntü içindeydim.


Zeynep Hanım ve ardından Sinan Hoca ile konuşmak içimde bir şeyleri açmaya başladı. Ayrıca seçilen otel ortamının derin ambiyansı da yardımcı oldu.

 

Her şeyimi tüm zayıflıklarımla hiç çekinmeden anlatmaya başlamış olmak çok iyi geldi. 

 

Daha ilk gecede ilk uykumdan çok keyif aldım.

Sinan Hocanın her gün burada oluşu bana güven verdi, benim için samimiyetle çok çabaladığını anladım.

 

Kendimi sorgularken zihnimin yarattığı şeyleri ortaya çıkarmak için, zihin ve fizik odaklı bir sürü şey yaptı.

İlk gelişimden bugüne pozitif yönde çok şey var.

Bir sürü şeyle yüzleştim.


Hayatta zorlandığımda artık ne yapmam gerektiğini ve nasıl yapmam gerektiğini biliyorum.

Arafta kalmak, kararsızlık, ertelemek yok.

Beynimin rahatlama yönünde yavaşladığını görüyorum.

Artık ne yapmak istediğimi biliyorum.


Yüzleşmem gerekenlerle savaşçı olarak yüzleşeceğim. Evet korkularım, endişelerim var.

 

Bir yandan da üzülmüyor değilim. Bir burukluk var, (çünkü bu kür bugün bitiyor.) Burası kendime ayırdığım güzel bir vakitti. Bu kür, benim kendime aldığım çok değerli bir zamandı.


Bir çıkmaz sokağa girdiğimi hissedersem muhakkak arayacağım.


Yaptığım şeyleri engele dönüştürmeyen bir insan olmak istiyordum o sebeple size geldim.

 

Ben iyi ki sizi, hiç başka alternatif düşünmeden hemen aramışım.

 

İyi ki Zeynep Hanım neye ihtiyacım olduğunu anlamış ve beni davet metmiş.

 

İyi ki gelmişim, bu küre katılmışım.

İyi ki Sinan, arayışımın en güzel hediyesini almama eşlik etmiş. İyi insanlarla karşılaşmış olduğum için çok mutluyum. Şu anda (nihayet) mücadele etme enerjisini hissediyorum. Sinan bunu sağladı. Tam ihtiyacım olduğunda.


Bu iyi katmanda kaldığımı görürsünüz. Ve dilerim bunun ötesine çıkarırsınız. Tünelin sonundaki ışığı gördüm. Kararlar aldım. Bu kararları uygulayacağım. 


Ayrıca bu kür sırasında işimde sürpriz şekilde bir açılım oldu.

********* 

Bir danışan, 5 Günlük Kür, Temmuz 2023

Çözümünü bulamayıp da kuyunun dibine girenler var.

 

Bazen de insan kontrol altında olmak istiyor, güvenebileceği insanların yanında olmak istiyor. Bu insanın bu süreci geçirmesi için arkadaşı, ailesi, eşi, çocuğu uygun olmuyor. Bir başkasının yanında güvende olmak istiyor. Yani düştüğü zaman onu tutacak birisi olsun istiyor hani. Konuşurken de o güveni versin istiyor. Çünkü o duruma düşmediyseniz bilemezsiniz. Gerçekten tutunulacak bir dal arıyorsunuz. O tutunduğunuz dalın da, çok fazla yaranız olduğu için, gerçekten güvenebileceğiniz biri olması gerekiyor.

 

Yas olabiliyor, ayrılık acısı olabiliyor… Bunlar için gidilebilecek ne kadar yer olduğunu ben bilmiyorum. 


Olabilir örnekleri yani. Bazen bir otelin parçası olabiliyor, bazı kamplar da olabilir. Ama içeri girdiğin zaman, (nasıl ki ben buraya girdiğimde neydim de, çıkarken gerçekten kendimi nasıl iyi hissederek ve bazı şeylerin anlamını anlayabilmiş şekilde çıktım işte o şekilde) kendimi çok güvende hissedeceğim bir yer mesela İstanbul’da yok.

 

O zaman işte çok çaresiz hissediyorsun, o zaman tam böyle bir şeye ihtiyacın var.
 

Salı günü ben hayatımla ilgili bir şey yaptım. Aslında yapmak istemediğim bir şeyi yaptım. Uzun zamandır bir kararsızlık sürecindeydim ve bunu sürekli erteliyordum. Her ertelediğimde aslında daha çok dibe iniyordum. Salı günü sabah kalktığımda da hayatımda uyandığım en kötü sabahlardan bir tanesine uyandım ve o gün yaptığım şeyden sonra da o kadar kötü hissettim ki kendimi…

 

Oradan çıkıp başka birisi olmak değil de, oradan buhar olup kaybolmak istiyorsun. Dışarıdan bakınca her şey yolunda ama içeride çözemediğim farklı şeyler vardı. Ben o noktadaydım ve doktorumu, psikiyatristimi aradım, “Ben kendimi iyi hissetmiyorum, sana gelip vereceğin ilaçta da değilim şu an. Ben bir yere gidip uyumak, sakinleştirmek istiyorum beynimi. Beynim şu an %1500 kapasiteyle çalışıyor ve her an her türlü kötü düşünce beynime giriyor çıkıyor, giriyor çıkıyor” dedim.

 

Ama ertesi sabah kalktığımda ben yanlış bir şey yapıyorum, doğrusu bu değil deyip sizi buldum ve kalktım geldim buraya.

 

İşte böylece o gün Heal&More’u aradım.  Çünkü o gece ben gerçekten birileri benimle ilgilensin istiyordum, çünkü eğer biraz daha böyle giderse "kaybolmaktan" korkuyordum. O kadar derindi yani. 

 

İyi ki o gece orada kalmışım, iyi ki sabah uyanmışım ve bir anda sizi bulmuşum, hiç bakmadan arayıp ben geliyorum demişim… İyileşesim varmış ama Sinan’ın vesile olması gerekiyormuş.

Bugün dedim ki en son kapanışta, geldiğim günle bugün arasında fark var, bugün o gerçek olduğum halime geldim. Olmak istediğim halime geldim, o iç huzur var. Yaşıyor olmaktan, yapabileceklerimi düşünmekten çok mutluyum, çok keyif alıyorum. Ama ben buraya gelirken bundan fersah fersah uzak bir haldeydim.

Ben iyi ki sizi, hiç başka alternatif düşünmeden hemen aramışım. İyi ki Zeynep neye ihtiyacım olduğunu anlamış ve beni davet etmiş. İyi ki gelmişim, bu küre katılmışım.

İyi ki Sinan, arayışımın en güzel hediyesini almama eşlik etmiş. İyi insanlarla karşılaşmış olduğum için çok mutluyum. Şu anda (nihayet) mücadele etme enerjisini hissediyorum. Sinan bunu sağladı. Tam ihtiyacım olduğunda. Teşekkür ederim."


 

Duygu, Antalya, Haziran 2022:

"Bu müthiş bir şeydi, gerçekten BU MÜTHİŞ BİR ŞEYDİ! Bir ara bütün omurga hattımı hissettim. Acayip bir şeydi.

Bence çok iyi bir iş yaptık, söyleyecek söz bulamıyorum şu anda. Gerçekten söyleyecek bir şey yok. Teşekkür ederim iyi ki tanışmışız. İyi ki bunu yapmışız. Bu kadar iyi geleceğini kesinlikle tahmin etmezdim.

 

Acaba doğru mu yapıyorum diye vardı kafamda. Ya çok iyi bir şey yaptık, teşekkür ederim. Bacağım operasyondan beri ilk kez çok açıldı, inanılmaz açıldı. Özellikle böbrek olayından sonra konu farklılaştı. Topuklarımın üzerinde yürümekte zorlanıyordum, içe doğru basarak yürümek imkansızdı. Şimdi hepsini yapıyorum. Yogada ileri seviyede hareketleri yapabiliyorum. Metatarsal (tarak) kemiklerimin hareketi görünmüyordu, şu anda oynuyorlar. Tarak kemiklerimi bu kadar hareket ettiremiyordum. Şimdi ise çok büyük ilerleme var. Ameliyattan beri ilk kez böyle sıçrayabiliyorum.

 

Hayır demek istediğim şeye kolayca, evet demek istediğim şeye kolayca evet diyebiliyorum, ayıp olur diye hiç frenlemiyorum. Konforumu bozmadan hakkımı koruyorum. Sigarasız daha uzun süre, zorlanmadan durdum. Olaylar karşısında sakin oldum. Normalde gerileceğim bir hak hukuk diyaloğunda çok sakince hakkımı net ifadelerle ve istikrarla korudum. Ki bu evrimsel bir olay. Ben çok öfkelenirdim.

Artık kendimi bir arada tutabilmek, zihnimi aklımı dinç tutmak için, moralimi ve keyfimi yüksek tutmak için hiçbir şeye ihtiyacım yok."

K.G., İstanbul, Ekim 2022

“Sorunlarıma çözümler ararken birçok eğitim aldım ve güzel iyileşmeler de yaşadım. Ama bir yere kadar gelip takıldığım ve ilerleyemediğim konular vardı. Ya da iyileşti bitti deyip tekrar canlanan durumlar oldu. Bir şekilde kendimi kandırdığımı, engellediğimi fark ettim. Bu kez dışardan destek alıp birçok yöntem denedim, onlar da bir yere kadar geldi, ilerisi yok.

 

Sonra Heal&More’u gördüm, Youtube’daki videolarına baktım. Kişinin kendi mekanizmasına özel problemlerin kodunu çözmeye yönelik bir sistem olması, beynin çalışma ve blokajlama sistemini anlama ve ruh beden zihin üçlüsünü de buna yönelik yeniden yapılandırma fikri aklıma yattı.

 

Çok şey denediğimden ve neyin işe yarayıp neyin yaramayacağı konusunda tecrübem olduğundan bunun kesinlikle işe yarayacağını biliyordum. Hemen seans aldım, ilk seanstan itibaren faydalarını gördüm. Geçmişte hissettiğim bir duygudan bahsedince Sinan Hoca’nın bedenimde bası yapmamı söylediği yere basınca aynı duygunun aktifleşmesi ayrıca takdire değer. Benim için derin ve zor olan bu duyguları bu şekilde kolaylıkla çözdük. Seanstaki nefes olsun, hareket olsun diğer teknikler de çok etkiliydi.

 

Sinan Hoca sistemimi çözünce bana özel dijital eser hazırladı, bunu dinlemeye başladıktan sonra davranışlarımın; sergilediğim otomatik kaygılı, stresli tepkiselliği yerine, otomatik dengeli tepkisini görünce çok şaşırdım. 'Benim normalimden' farklı bir şey vardı; nedir diye bakınca dengeli eylemin bende otomatik gerçekleştiğini fark ettim, bilincimle irademle yapmamıştım!

 

  • Kendimi, bedenimi ne kadar kastığımı, baskıladığımı bedensel rahatlığı hissedince fark ettim. Normalimin normal olmadığını fark ettiğim çok alanlar oldu.

  • Rahim ve bağırsakta ciddi iyileşmeler oldu. Yine normalimin normal olmadığını seanstan sonraki farkla anladım.

  • İş alanında kendi önüme koyduğum engelleri aşmada kolaylık yaşadım, atılımlara başladım.

  • Ebeveynlerime olan bağımlılık ve öfke duygularımı fark ettik.

  • Öfkemi bastırmakla, söylemek ve yapmak istediklerimi yapamamam, kendi davranışlarımı sergileyememem, karşıdan istenen eylemlerde bulunmam ve akıllı uslu olma zorlantısı altında kendimi ne kadar boğduğumu fark ettim”

 

“Şimdi bunlar değişti ve rahatlıkla, altında bir kaygı korku olmadan kendime inanarak ve güvenerek yapıyorum. Bana şimdilik yabancı da gelse esas Ben'in kendini göstermesine izin verebiliyorum, bu da çok güzel😊

Geçmişte yaşadığım olaylara bakınca yargıladığım, aciz, zayıf ve aşağılık gördüğüm kendime şimdi bakınca tek yorumum; olan her şeyin ve herkesin dışında sadece kendimi (o deneyimi yaşayan oyuncu olarak) gülümseyerek ne kadar sevdiğim ve takdir ettiğim oldu. Önemli olan sadece benim varlığım, yaşantım, seçimlerim ve her halimle ben olmam ve ben bu beni çok seviyorum. İyi ki varım, iyi ki benim. Her halimle iyi ki, iyi ki ben  

Kendimi kendim sevmek de çok güzelmiş, herhangi birinin sevmesinden çok daha doyurucu  

Her seans katlanarak ve daha da iyileşerek geçiyor, bunun gibi detaylar çok. Şimdiye kadar 8 seans aldım, hala da devam ediyorum. İlk seanstan beri uygulama yaptığım kendi çevreme de sürekli söylüyorum:

Bildiklerinizi bırakın Sinan Hoca’ya başvurun, tespitleri, sistemi, çözüm hızı harika, vakit kaybetmeyin diye. Mutlaka herkes 1 kere seans almalı. 1 kere diyorum çünkü devamını siz isteyeceksiniz, iyileşmeye karşı koyabilecek olanı düşünmüyorum  Aslında bu sürekli iyileşme durumu da ayrı bir hoşuma gitti, bağımlısı olunacak bir şey gibi  insanın durmadan seans alası geliyor.

Sinan Hocam ve Zeynep Hanım’a her şey için tekrardan teşekkür ediyorum , sevgiyle büyümeniz ve ihtiyacı olan herkese ulaşmanıza, şifalarına vesile olmanıza niyet ediyorum ”

bottom of page