Çok küçüktüm, zamanın nasıl geçtiğini umursamayacak kadar… bir yıl, iki yıl, çok yıl… hepsi birdi, o kadar küçüktüm. Bir gün şöyle düşündüğümü hatırlıyorum: hayat ne kadar eğlenceli!
Bağımlılıklar, beyni sadece kimyasal olarak değil, duygusal olarak da kandırırlar. Bu nedenle köklerini sökmek mümkün değilmiş gibi görünür. Beyne sağladıkları kimyasal etkiyi bir anda kesmek de (hatta yavaş yavaş kesmek bile) gene bu nedenle tam bir etki yaratamaz. Çünkü yeri doldurulması gereken tek şey beyindeki kimyasal etkileri değil, aynı zamanda yarattıkları duygusal tatmindir de.
Hiç kendini çok sıkışık zamanlarda, saçma işler yaparken bulduğun oldu mu? Mesela bir an önce yazman gereken çok önemli bir e-maile ya da 1 saate bitirmen gereken dağlar kadar ev işine başlamadan hemen önce; gidip hiç acelesi olmayan bir sürü eften püften işi, canla başla yapmaya çalışırken buldun mu kendini?