top of page
Zeynep @Heal&More®

Kaçak Nerede?

Hiç kendini çok sıkışık zamanlarda, saçma işler yaparken bulduğun oldu mu? Mesela bir an önce yazman gereken çok önemli bir e-maile ya da 1 saate bitirmen gereken dağlar kadar ev işine başlamadan hemen önce; gidip hiç acelesi olmayan bir sürü eften püften işi, canla başla yapmaya çalışırken buldun mu kendini?


Örneğin hazırlaman gereken sunumun başına bir türlü oturamayıp, birdenbire arka odada aylardır öylece bekleyen bozuk gece lambası ampulünü değiştirmeye giriştin mi? Üstelik de kullanmaya kullanmaya artık o gece lambasının varlığını bile unutmuş olduğun halde?

O an senin de zihnin şöyle dedi mi: “Bu ampulü de kaç gündür değiştiremedim, artık çok uzadı, dur şunu değiştireyim de aklımdan çıksın, öyle başlarım sunuma/ maile/evin işlerine…”


Önem sıralamasında hakikaten de sekiz yüzüncü sırada geldiği için günlerdir elini bile sürmediğin o bozuk ampule birdenbire cankurtaran gibi niye sarılıyor zihnin, hiç düşündün mü? Bu gibi durumları yaşarken hiç kendini yakalayabildin mi?


Yakalayabildiysen, bunu yapabiliyor isen, harika! Çünkü psikologlar diyor ki, başka türlü o illüzyondan çıkmak çok da mümkün değil. Ancak o anda fark ettiğinde çare bulabilirsin, tabii fark ettiğinde yine ertelemez isen… Niye mi?


Çünkü zihnin, baş edemediği bir yükten kaçmak için bu yollara baş vuruyor. Günümüzde zihnin üzerine binen öyle çok yük ve kaçmasına yardım edecek o kadar çok teknoloji var ki, çoğumuz bunu artık fark etmeden yapıyor.[1] Farkında olmak da, işte bu yüzden önem kazanıyor.

Peki ne yapacağız farkına vardığımızda? Neyse ki bu konuda kaynak çok. Hem nörolojik, hem psikolojik olarak bir çok “ne yapmalı” reçetesi var:

· Kaçındığın şeyin tam olarak ne olduğunu kendine sormak,

· işi küçük ve daha az ürkütücü hedeflere bölmek,

· oyalanmana yardımcı olan etkenlerden (cep telefonu, televizyon, sigara ya da atıştırmalıklar gibi) uzakta bir yerde çalışmak,

· elin bunlardan birine gittiğinde -tabii fark edersen- önce içinden 10’a kadar saymak,

· işi ya da ortamı eğlenceli hale getirmek (şu yukarıda saydıklarım olmadan o nasıl olacaksa?),

· işi bitirince nasıl hissedeceğine odaklanmak, mükemmeliyetçi olmamak, hata yapmak konusunda kendine toleranslı davranmak...diye uzuuun bir liste var kaynaklarda.[2]


Ama bunların kendisi bile bazen insana ayrı bir iş gibi gelebiliyor. Yani zaten zihnin bir şeylerden kaçıp dururken, onu bir de bu listeye yönlendirsen belki de ipin ucu iyice kaçacak? Benim için öyle olabiliyor mesela, sorunumun çaresini dinlerken ya da güç bela uygulamaya çalışırken bile aklım başka şeylere kayıyor, o çözüm bir türlü bahane barikatlarını aşıp beynime ulaşamıyor. E, asıl o zaman ne yapmak gerekiyor?


Öncelikle, "Aman neyse ne, ben de böyle biriyim işte!" dememek gerekiyor. Çünkü bu durumun uzun vadede etkilerinin sadece psikolojiyi değil, fiziksel iyileşmeyi de etkileyebildiğini gösteren bilimsel kaynaklar var.[3]’[4] Bu kısma bir önceki yazıda değinmiştik ama şöyle özetleyeyim: Zamanla “boş vermek” zihnin tek rahatlama yolu haline geliyor ve günlük hayatta bu kaçış anları iş bitirme anlarından daha fazla yer kaplamaya başladığında, kişinin kendine duyduğu öz saygıyı etkileyebilecek kadar önemli konularda başarısızlık yaşamasına sebep olabiliyor. Sosyal ilişkiler ve iş hayatında yetersiz hissetmesine, sorumsuz ya da tembel damgası yemesine ve bu sarmalda giderek derinleşen bir anksiyete geliştirmesine hatta depresyona girmesine sebep olabiliyor…[5]

Şimdi başa dönelim: Çareye bile odaklanamıyor isek, bu öteleme huyumuzdan nasıl kurtulacağız? Bu durumu sinir sisteminin kısa devresi gibi düşünebiliriz. Öyle zorlanıyor ki, şalter atıveriyor ve sistem kendini kapatıyor.


Evinde kısa devre olsa ne yaparsın? Bir ustadan yardım istersin. O da gelir, devreyi attıran kaçağın yerin tespit eder ve orayı yeniler. “Al bu kabloları da devreye ekle” demez. “Devreye daha fazla akım yükle, zorlarsan çözersin” de demez. Sadece ve kesinlikle, gidip kaçağın kök sebebini çözer. Başka yolu yoktur çünkü.


Sen de kendi kısa devrenin kökenini bulmalısın. Ama bunu bir usta gibi, gereksiz kırp dökmeden, sağlam kabloları sökmeden, sistemi daha da yüklemeden, nazikçe, hünerle ve bilgiyle yapmalısın. Bunu da öyle uzun uzadıya sürecek bir iş sanmayasın. Böyle söylüyorum çünkü zihnin kaçmak için ilk bunu öne sürecek, biliyorum. Zor ya da ağrılı da olmayacağını da söyleyebilirim; insanın kendini iyileştirmeye gerçekten niyetlendiğinde içinden çıkan on kaplan gücüne çok kez şahit oldum, oradan biliyorum. Bir de, bazı şeyleri kendin başarabilirsin ama bu onlardan biri değil; bu süreçte, hem kendine yardımcı olmalı hem de, “kendin için” yardım almalısın.


Nasıl olacak o? Öncelikle, nazik olmalısın kendine; önemli kararları alamıyorsun diye kendini aşağılamadan, gene ötelediğini fark ettiğin zaman kendine hırslanmadan, geçiştirme alışkanlığın sonucu yaşadığın olumsuz sonuçlar olursa dönüp kendini bir de sen cezalandırmadan, dikkatinin dağılmasını güya önlemek için kendi tepende nöbetçi er gibi dikilip zihnini odaklanmaya zorlamadan…


Ama anlatarak, bunu seni yargılamadan yapan birinin karşısında yaparak, böylece içinde dışarı çıkmak isteyen ne varsa çıkmasına engel olmayarak, sinir sistemini öz şefkatle şaşırtarak, ona kendini açması için alan yaratarak ve bu süreçte kendine karşı elinden geldiğince beklentisiz kalarak; sanki küçücük bir çocuğa yürümeyi öğretir gibi sevgiyle yaklaşarak yapmalısın bunu. O sevgide kalmanı, o şefkati kendinden sakınmamanı, alıştığın yollara kaçmamanı sağlamak için güvenilir olan ama yargılayıcı / sorgulayıcı / buyurucu olmayan bir rehber (aslında sadece bir kolaylaştırıcı) yardımı ile yol almalısın. Çünkü bu yolda en büyük tuzakları kendine gene sen kuracaksın. O yüzden seni girdaplardan çekip çıkaracak güvenli ve sakin bir dala tutunmalısın.

Peki ne olacak kaçağı / kökeni bulunca? Hemen söyleyeyim; rahatlayacaksın. Zihnine kısa devre yaptıran, hiç farkında olmadan sürekli kaçınmaya çalıştığın şeyin ne olduğunu görmüş olacaksın. Onu anlayınca, çözmeye de başlayacaksın. O zamansa bırak ertelemeyi daha kendin bile fark etmeden çözüm için hamle yapmış olacaksın. Böylece ilerlemeye başlayacaksın. Tekrar akmaya, kendini anlamaya, adımlar atmaya ve hatta kararlar almaya… Kısaca bir devreni tamamlamaya başlayacaksın. Sinir sistemine, kendine, adımlarına, kararlarına yakın hissedecek, daha emin olacaksın.


Ertelememek için dikkat etmen, listeler hazırlaman, kendine hatırlatmalar yapman ya da dönüp tekrar bakman gerekmeyecek. Basitçe, yol alacaksın.


Şimdi korkmadan, ertelemeden, bahaneler üretip öteleyerek kendine eziyet etmeden… Denemeye var mısın?


Son Yazılar

Hepsini Gör

Ben Değeri

Comments


bottom of page