Bayram geliyor... Üstelik yaz geldi bile! Tatlılar ve akrabalar dizilecek karşına.
Sevsen de sevmesen de, hepsinden birer doz alacaksın mutlaka. Ve muhtemelen sevmediklerini tolare edebilmek için, sevdiklerinden biraz daha destek umacaksın.
Kim olursan ol tabisindir bu beklentilere ancak kadınsan, biraz daha tabisindir. Nedendir bilinmez, bilinse de sesli olarak söylenmez; öyledir işte, kadınsan daha da sosyalleşmen, daha çok affetmen, adeta bir mutlu olma refleksi geliştirmen gerektiği öğretilir. Ve bu refleksin en çok bayramlarda aktive olması beklenir. Bayram özünde bambaşka duygular, manevi huzur ve yükselme ifade etse de; çoğu kez yaşanan duygular böyledir birçok evde. Bayramın değil ama bayramla gelen yükün duygusal kısmıdır bu sadece.
Bir de fiziksel yük vardır ki, duygusal yük sanki hiç yokmuşçasına işler bilhassa kadınlar için. Kendini bayram moduna alıp güzelleşmen, hamarat olman, yorgunluktan neredeyse keyif alman böyle zamanlarda “normalleşir”. Evde kalıp misafir ağırlasan da, gidip el öpmesi gerekenlerden olsan da, temiz olman yetmez, bakımlı olman beklenir. İçinden saçını bile taramak gelmese de, o güne özel sabretmen, değişmen, kendini bastırman ve standart beklentiyi karşılaman gereklidir.
Böyle böyle, bayram özünde taşıdığı huzurdan ve birlik hissinden çok, üzerine yapıştırılmış olan “gerekliliklere” bürünüverir. Sinir sistemin ile bedenin adeta kaldırabileceklerinden fazla yükü, hem de bu kadarcık kısa bir süre içinde, yüklenebilmek için birbiriyle yarışa girişir.
Derken yardıma ne koşuverir? Normalde bile çok yüksek seviyede iken artık adeta imdat alarmı çalan “kendini rahatlatma ihtiyacını”, bunca yükle baş ederken daha da büyük bir istekle aradığın ödül mekanizmasını en kolay ve en hızlı ne tatmin edebilir? Tabi ki zaten hazırda bekleyen bayrama tatlıları!
Bayram tatlısı yemen için oradadır. Yani sadece rahatlatmakla kalmaz, yerken bir kısım bayram beklentileri de karşılanır. İçinde ne oluyorsa olsun en azından bir an için ağzın tatlanır. Ki bu aslında çok büyük bir çarkın görünen kısmıdır. Daha önce şu yazımda da anlattığım gibi; “yutma refleksi öğrendiğin ilk sakinleştirici, şeker-doymuş yağ ve karbonhidratlar ise en kolay ulaşılabilen teskin edici kimyasallardır”. Yani hayatta her yerde olduğu gibi, bu durumda da sorun çözümü ile birlikte gelmiştir.
Böylece bırakırsın kendini bunca zorunluluk arasında gerçekten en tatlı olanın kollarına… Yerken hem duygusal bir mola verir, hem çiğneme-yutma refleksi ile sakinleşir, hem de şekerin beyin üzerindeki kimyasal etkisi sayesinde hızlı şekilde rahatlarsın. Daha ne olsun?
Aslında dahasına hiç gerek yok ama ne yazık ki dahası da olur… Yerken aslında “duygusal yeme döngüsü dediğimiz bir çarkın içine girersin.[1] Bu çark şöyle işlemektedir: duygusal olarak zorlandığın anlarda çoğu kez bir şeyler yemek için çok güçlü (adeta ezici) bir dürtü duyarsın ve aç olmasan da sırf bu dürtüyü/hissi tatmin etmek için mutfağa koşarsın.
Ancak bir hissi bedensel olarak tatmin edemeyeceğin için, yerken her şey düzelmiş gibi hissetsen de, tabağın sonunda içindeki o ezici hissi gene orada bulursun. Üstelik yanına bir de kötü arkadaşları eklenmiş olur. Çünkü yerken o kadar keyif aldığın şey için, sonrasında saf bir pişmanlık duyarsın. Yemene sebep olan kötü hislerine bir de kendine hakim olamamış olmanın öfkesi eklenir.
Bu yüzden aslında yerken aynı zamanda şarj olursun. Sadece kalori olarak değil, kimyasal ve duygusal olarak da ağırlaşırsın.
Peki ne yapmalısın? Öncelikle ezberlerini bir yıkalım; bu döngüyü kendi fizyolojik ve duygusal gerçeklerine karşı durarak, ana akım diyetler, dayatma reçeteler ve/ya zihinsel ikna yöntemleri ile yani özetle kendine rağmen attığın adımlarla bozamazsın.
Kendi vücudunda bozulmuş olan bir dengeyi, gene ancak kendi vücudunla iş birliği yaparak düzeltebilirsin. Kişiye özel bir yaklaşım (diyet ve/ya spor programı) çoğu kez işe yarar ancak o süreçte bile, kendi sürecini kendin sabote etmemek için sinir sistemin ile iş birliği yapmalısın.
Tıpkı toprağı ekine hazırlamak gibi, önce ortamı “gelecek olan değişime” hazırlamalısın. Taşları ayıklayıp ayrık otlarını temizlemeli, sulama sistemini kurup gerekli olan her yere su akışını sistemli şekilde sağlamalı, toprağın kimyasını tahlil edip, gereken takviyeler ile kendine has dengesini doğru ve sürdürülebilir şekilde tahsis ettikten sonra ekime başlamalısın. Ancak ondan sonra, ve üstelik de gene ancak o toprağa / o mevsime uygun tohumlar ektiğinde sağlıklı ekin alabilirsin. Üstelik böylece, düzenli toprağının üzerinde ayrık otlarını ilk oluştukları anda fark edebilir ve köklenmelerine izin vermeden, çok daha kolayca söküp atabilirsin.
Sinir sistemine uyarlayacak olursak tüm bunları; önce seni duygusal yemeye sevk eden konuların farkına varıp, onları köklendikleri yerden doğru şekilde (ve tüm kökleri ile) söküp almalı, bu reflekse alışmış olan zihnine, değişebilmesi için gerekli olan desteği sistemli şekilde sağlamalı, kendine has dengeni doğru ve sürdürülebilir şekilde tahsis ettikten sonra spora ve diyete başlamalısın. Ancak ondan sonra ve üstelik gene harcıalem reçetelerle değil, kendi yaşam şekline, yaşına, beslenme olanaklarına uygun diyet ve spor reçeteleri ile sağlıklı kilo hedefine ulaşabilirsin. Üstelik böylece seni yemeye sevk eden konuların farkında olmaya daha rahat devam edebilir ve onları köklenmelerine izin vermeden, çok daha kolayca hayatından söküp atabilirsin.
Evet sen şıp diye istediğin forma kavuşmak istiyor olabilirsin. Fakat elindeki toprağı, yani bedenini en verimli şekilde, en uzun süre kullanabilmek istiyorsan; bu yolu yürümelisin. Bir kez olsun, sağlıklı kilona ulaşmak için verdiğin emeklerin karşılığını gerçekten ve uzun süreli olarak almak istemez misin?
O halde sistemli gitmeyi göze almalısın. Bir diyetle, basit egzersizlerle kolayca kilo verebilen ve üstelik o kiloda kalabilen birçok kişinin anlatmayı atladığı “işin sırrını” görmelisin. Kendini yaza kilo vererek hazırlamadan önce, sinir sistemini kilo vermeye hazırlamayı öğrenmelisin. Çünkü yerken ancak bu sayede gerçekten mutlu ve rahat hissedebilirsin.
Duygusal olarak kendini hafifleterek, kendinle ilgili zihinsel kalıplarını esneterek, birçok basit destek ile sinir sisteminin esnek dayanıklılığını arttırmak (yani zorluklar karşısında hem esneyip adapte olabilme, hem de sınırlarını net şekilde koruyabilme yetini güçlendirmek) istersen, bunu kısa sürede ve kalıcı olarak ancak sana özel, senin toprağına özel bir yöntemle yapabilirsin. Sen de bu yaz hem fiziksel, hem duygusal, hem de zihinsel (sinir sistemsel) olarak farklı biri olmak istiyorsan, şimdi bizimle çalışmaya başlamanın tam sırası! Çünkü Heal&More® sistemi tam olarak bunun için tasarlandı.
Kapak: https://www.pexels.com/tr-tr/@andres-ayrton
[1] https://www.helpguide.org/articles/diets/emotional-eating.htm
Comments