top of page

Ben Değeri

Bencil olmak senin için ne ifade eder? Bencillik nerede başlar, ben-olmanın-değeri nerede biter? Mesela hayatını rahat edeceğin şekilde düzenlemeye çalışmak, sence bencillik midir? Ya kendini önceliklendirmek? Daha azına razı olabilecekken kendini iyi hissedeceğin koşulları istemek, sence bencillikle mi ilişkilidir?


Ya yetinmek nedir senin için? Sadece hayatta kalabilmene yetecek kadar yemek yemekle yetinebiliyor musun mesela? Tüm dolabını boşaltıp, sadece 7 tane kıyafeti haftanın her günü sırayla temizleyip giyerek yaşayabiliyor musun? Saçlarını sadece temiz tutmak, senin için yeterli mi? Evinde bir tek sandalyenin olması, yemek yerken de televizyon izlerken de, kitap okurken de hep o aynı sandalyede oturman, sence normal mi?


Değilse eğer, insansın demektir. Hepimiz gibi, hayata devam etmenin ötesinde, iyi hissetmenin de peşindesin demektir. Damak zevkine uyan yemekleri yemek, sana iyi hissettiren kıyafetler edinmek, yaşadığın evi ve kendini güzel görmek, bedenini rahat ettirmek istemek… Bunların hiç biri, baktığında yanlış değildir. Hatta aşırıya kaçmadığı sürece, çoğumuz için yaşanılası bir hayatın gerekliliğidir.


O halde ruhunu rahat ettirmek neden yanlış gelir? Kendini hakkıyla ifade etmek istemenin, damağına uygun yemekleri yemek istemekten sence farkı nedir?


Sindiremeyeceğin bir lafı yutmak zorunda kalmak, ağzına bile almak istemeyeceğin bir lokmayı yutmaktan daha mı kolay gelir?


İş ruhuna, duygularına…aslında sinir sistemine gelince, işler neden değişir? Standartlar niye yerle bir oluverir? Seni zorlayan etkenler neden idare edilmeli, sineye çekilmeli, görmezden gelinmelidir? Susmak, yutmak, yetinmek; bedeninde bir anda ağrılar yaratmıyor diye, önemsiz, zararsız ve hatta normal mi addedilmelidir?


Bedenin için kabul edemeyeceğin düşüklükteki standartlar, sinir sistemin için de normal değildir. Kendini hakkıyla ifade etmen, iyi beslenmen kadar etkilidir. Kendi değerini bilmen, bunu ortaya koyabilmen, hakkını adilce talep edebilmen; kendini iyi hissedeceğin biçimde giyinebilmenden, evini güzel görme isteğinden veya tabağına sevdiğin yemekten koyma hakkından daha az önemli, öncelikli veya abartılı değildir. Bencillik, hiç değildir!


Hatta aksine; içten içe kendi değerini yeterince ortaya koyamadığını, koruyamadığın ve/ya hakkıyla ifade edemediğini hissettiğinde; bunu kıyafetlerinle, saç şeklinle, seni yansıtsın diye süslediğin evinle hatta telefon ve/ya araba modelinle…hiçbir şey yapamıyorsan yemekten aldığın keyifle telafi etmeye çalışırsın.


İçinde bulamadığın değeri, dışına örmeye çalışırsın. Kendini iyi ve değerli hissetmek için, değerini sahip olduklarına ve/ya yiyebildiklerine bağlarsın. Ve böylece bağımlı değer döngüsünü bizzat başlatırsın.


Şimdi lütfen kendini biraz durdur. Al kendini, güzelce karşısına otur. Sor bakalım: Neler lazım sana değerini hissetmen için? Kimler olmazsa, nelerin hayatından çıkarsa sen bir hiçsin? Yaz hepsini bir kağıda, at listeyi cebine, sonra gel tek tek çizelim üzerlerini birlikte.


1- Eğer sadece biraz kafamı toplamak isterim dersen, biraz sohbet ederiz seninle. Boşa dememişler insan insanın aynasıdır diye. Kendine bakıp göremediklerini karşındakinde görebilirsin sen de. Karşından bakınca çözmesi her zaman daha kolay olur böylece...



2- Eğer dersen ki ben derdimi zaten biliyorum lakin bilsem de çözemiyorum, elimde değil diye, o vakit bedeninden bilincine uzanan yola baş vururuz biz de. Sinir sistemin bizi alır götürür konunun o en düğümlendiği, zihnin ötesin göremediği, aklın çözüm üretemediği yere. Bak o zaman iç içe geçmiş konular katman katman nasıl açılıyor önünde... Her katmanda ayrı bir yaşanmışlık bekler bizi. Biz de hem gerçek sinir uçlarını, hem de seni sen yapan zihinsel sinir bağlantılarını aynı anda kullanarak çözüme davet ederiz, düğüm olmuş her bir katmanı, nazikçe.



3- Yok bunlar da yetmez, benim düğümlerim öyle kolayca çözülmez, çözülmesi için haftalar, aylar yetmez dersen... O zaman 5 gün yeter bize. Seni Ege'ye, zamanın ruhunun sakin, doğanın tüm hayata hakim olduğu bir yere çağırırız. 5 gün seni "görür", seni "duyar", bedene ve duygulara eş zamanlı çalışan sinir sistemi temelli terapilerimiz ile tüm krizlerini dinler ve gözlemleriz. Her şeyi, her anı, adım adım senin için, sana özel tasarlayacağımız bu kısa "molada", sinir sistemini seninle birlikte yeniden dengeleriz. Bunu yapmak için güne seninle başlar, seninle yürür, seninle dururuz. Önce biraz sakinleşir, sonra istersen derinleşir, istersen de nazikçe yüklerinden hafifleriz. Tüm bu süreçte sorunu da çözümü de seninle birlikte "ters mühendislik" ile irdeleriz ki, üreteceğimiz çözüm sana, hayatına, sorunlarına, yapına, duygularına uygun -ve böylece de sürdürülebilir- olsun.

kişiye özel terapi kürü - iyileşme kampı 3 gün
kişiye özel terapi kürü - iyileşme kampı 7 gün


150 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page