top of page

Senin Yolun

Güncelleme tarihi: 24 Eyl 2023

Kaç yaşındasın? Dur, yılları sayarak verme bunun cevabını! Çünkü bir sürü farklı cevabı var bu sorunun:


Beyin yaşın, metabolizma yaşın, bağışıklık yaşın, karaciğer (hepatik) yaşın ve böbrek (nefrotik) yaşın hatta bunlara yeni eklenen dolaşım (kardiyovasküler) yaşın… Hepsi de birbirinden farklı biliyor musun?[1]


Örneğin, 45 yaşında bir kişinin cildi 35 yaşında, karaciğeri 55 yaşında olabiliyor. Ya da metabolizma yaşı küçük olduğu için incecik bir bedenle yaş alan bir kişi, bağışıklık yaşı yüksek olduğu için bir çok enfeksiyonu oldukça yaşlı insanlar gibi geçirebiliyor.[2] Bilim bunu farklı parçaları farklı zamanlarda bakıma ihtiyaç duyan bir araca benzetiyor: lastikler kaportadan hızlı eskiyebiliyor; motor, elektrik aksamından daha fazla yıpranabiliyor ya da koltuk döşemesi yıllara rağmen ilk günkü gibi kalabiliyor.


Yukarıda belirtilen “yaşlanma tipleri” kişiye özel oluyor: bir kişinin “nasıl” yaşlanacağına dair ipuçları veriyor ve kişi, aynı anda birçok yaşlanma tipinde, doğum yaşından yaşlı (ya da genç) olabiliyor.[3]

Sözün özü, bazen yaşlanmak için yıllar gerekmiyor. Hayatın getirdikleri, stresin götürdükleri…feleğin sillesi, kariyerin zirvesi, ailenin/eşin iletişimsizi derken, hiç ummadığın anda bedenin ya da zihnin seni beklemediğin yerden tökezletebiliyor. (Aslında her ikisinden de önce yaşam enerjin / ruhun / can özün tekliyor ama tabii onu görmezden gelmek, günümüzün “hızlı kararlar dünyasında” yaşamanın fıtratında var. Onu tökezlediği yerde bırakıp koşar adım devam ediyoruz adına da hayat diyoruz.)


Sen de farkındasın bunun, biliyorum: Veremediğin kilolardan, unutup durduğun detaylardan, bu yaşta nasıl bu kadar sarstı beni dediğin enfeksiyonlardan veya belki de düzgün beslenmene, sakin yaşamına rağmen referans dışı çıkan kan sonuçlarından… Ama ne yapacağını doğrudan söyleyen yok ki! Kimse şu ilacı alırsan eski haline dönersin di-ye-miyor ki!


İşte bu yüzden, sırf bu yüzden ben bir şey demek istiyorum sana:


Aynı yoldan yaşlanmaz herkes


Değil mi ki yıllar kimse için aynı geçmiyor, o halde nasıl herkes aynı ölçekte yaşlandı sayılıyor? Yaşanan yılların adedi, sağlığımızı o yıllar boyunca yaşadıklarımızdan daha fazla mı etkiliyor? Kaç yıl yaşadığın, nasıl oluyor da senin sağlığın üzerinde o yılları nasıl yaşadığından daha önemli bir belirteç oluyor ?


Stanford Üniversitesi Genetik bölümü de aynı soruya cevap aramış ve ne bulmuş biliyor musun? Yaşlanmanın moleküler düzeyde yaşanan son derece kişiye özel bir süreç olduğunu ve yıllarla değil, nasıl yaşandığı ile ölçülmesi gerektiğini, elbette.[4] Bakın hücresel bile değil, moleküler düzeyde diyor!


Yani aynı süre zarfında sadece birbirimizden farklı şekillerde ve hızlarda yaşlanmakla kalmıyoruz, aynı zamanda her bir molekülümüz (de dolayısıyla organelimiz) de birbirinden farklı hızlarda ve şekillerde yaşlanıyor. Buradaki anahtar, yaşlanınca ne yaşadığımız değil, yaşlanırken neler yaşadığımız.


E canım, bu yeni bir şey değil ki, genetik rahatsızlıkların farklı şekilde bir ifadesi diyeceksiniz belki şimdi. O halde hemen sizlerle araştırma konusunun bu durumdan farkını ortaya koyan en can alıcı kısmını paylaşayım: Araştırmaya göre bazı faktörler, yaşlanma tipinin hızını etkileyebiliyor ve hatta tersine dahi çevirebiliyor![5] (Yine geliyoruz aynı noktaya: yaşlanırken neler yaşadığımıza.)


Kullanılan ifade aynen şöyle: “Araştırma sürecine katılan kişilerin bazılarında belirgin bir davranış değişikliği olmamasına rağmen, yine de yaşlanma oranlarında azalma görüldü. Ayrıca, tüm çalışma boyunca ortalamadan daha yavaş bir yaşlanma oranını sürdüren bir avuç insan vardı. Bunun nasıl veya neden olduğu muamma olarak kaldı.”[6]


Dikkatini çekerim: Dünyanın en iyi 3. Üniversitesi seçilen Stanford için bilinmez olan kalan bu “muamma” her bir yaş tipinde ne kadar yaşlandığımız ile ilgili değil; nasıl yaşlandığımız veya yaşlanmadığımızla ilgili. Çünkü aynı yoldan yaşlanmıyor herkes.


O nedenle, halini sana ille de doktorlar anlatmadan, kendin sez bu kez: bildiğin yaşından çok daha başkasın, her bir katmanında çok başka hızlarla yaşlanmaktasın!


Peki bu konuda ne yapacaksın? İşte işin can alıcı 2.kısmı:

Ne yazık ki her birimizin Stanford testine girme şansı yok. Ama bu gerçek bir kere ortaya konduğuna göre, her birimizin kendi yaşlanma yolumuzu tanıma sorumluluğumuz da ortaya konmuş oluyor. Elbette bunu organlarımızı (hatta aslında moleküllerimizi) tek tek inceleyerek yapamayız. Ama madem bedenimizi tarayamıyoruz, bedenimizi etkileyen zihnimize ve onu besleyen duygularımızı tarayabiliriz. Çünkü madde, manadan beslenir.


Basitçe örnek vermek gerekirse, fizyolojik sebeplerin yanı sıra;

  • kronik bağışıklık sistemi hastalıkları; savunmasızlık ve öz değer eksikliği, aşırı sorumluluk bilinci, çocukluktan gelen aşırı öz eleştiri gibi pek çok duygudan beslenirken,

  • Karaciğer sorunları, hayatını zorlaştırmalarına rağmen hayatından ayıklayıp atamadığın faktörlerden (kişiler, durumlar, alışkanlıklar…) beslenir.

  • Böbrek sorunları da, gene hayatından süzemediklerinle birlikte; seni insan yapan hatalarını, korkularını, öfkeni herkesten özellikle de sevdiklerinden saklama huyundan köklenebilir.

  • Metabolizman, öz değer ve vaz geçebilme becerinden,

  • Dolaşım sistemin ise, sevgiyi gösterme, duygularını fark etme, onları yaşama ile ilgili baskılardan beslenebilir.

Dolayısıyla bu organlarında sorun olmasa bile, yaşlanma hızlarının seninkinden yüksek olabileceğini tahmin edebilirsin. Gene çok kabaca örnekleyecek olursam;

  • Kariyerin ya da evliliğin senin için aynı anda hem sorgulanamaz bir öz değer faktörü, hem de büyük bir değersizlik sebebi ise bağışıklığında,

  • Seni tüketen arkadaşlarının / akrabalarının / ilişkilerinin senden beslenmesine karşı koyamıyor, sürekli almadan veriyor ve bu durumu beslemeye devam ediyor isen, karaciğer ve böbreklerinin,

  • Öfkeni, korkularını, hatalarını herkeslerden ve en çok da yakınlarından gizleme dürtün varsa böbreklerinin

  • Geçmişi bırakamıyor, artık hayatında var olmayan kişilere/durumlara tutunmaya inatla devam ediyor, vaz geçmen gerekenlerden geçemiyor isen metabolizmanın ve

  • Sevgini ya da sevgisizliğini gizlemeye, mevcut halini sürdürmek için duygularını görmezden gelmeye, görmezden gelemediğinde ise derhal bastırmaya çalışıyorsan da kalbinin yaşlandığını belki sen de hissetmektesin.

Şu hayatta her şeyin varsa ama hiç bir şeyin yok gibi hissediyorsan, belki de hiç bir sorunun yok sanmana rağmen, birçok sebebin olmasından dolayıdır.


  • Evliliğine rağmen güvenli bir bağın,

  • bir arada yaşamana rağmen kabul gördüğün bir ailen yoksa ya da

  • geleceğe yol almana rağmen geride kalmasına izin vermediğin bir geçmişin varsa, sebep bunlar olabilir mi mesela?


Peki ya bunlar varsa ne yapmalı acaba? Çünkü anlamak çözmeye yetmez sonuçta. Bir ilaç da yok bu sorunları ortadan kaldırmaya… E ne yapmalı bu durumda?


Sen de biliyorsun artık bu cevabı. Kendi yolunu çizmek çoğu kez kolay olmadı. Ama başkalarının sana çizdiği yolda devam etmek, her zaman çok daha fazlasına mal oldu.


Hayatına dolanmış bu kökleri budamak, tek başına zor geliyor ama bütün hikaye boyunca sana eşlik edecek bir terapist de imkansız gibi görünüyorsa, sana tam da bulunduğun noktadan bir müjde vereceğim:


Bazen tek bir ayna parçası, gün ışığını koca bir odaya yayabilir. Kendi içinde fark edeceğin doğru nüanslar, eğer sinir sistemine yayabilirsen, sana kendi yolunu çizebileceğin farkındalığı kazandırabilir.


Sen yeter ki söylenmiş onca ezberi bozup, sımsıkı yumduğun gözlerini aç ve sadece senin olan o yola bir göz at.







2 EKİM 2023'te Fiyatlarımızı Yenileyeceğiz. Öncesinde Mevcut Fiyatlardan Faydalanarak Erken Rezervasyon Yapmayı Unutma! Rezervasyonlarını 2023 Sonuna Kadar Kullanabilirsin :)



Kapak Fotoğrafı: https://www.pexels.com/tr-tr/@cottonbro/

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page