Şimdi sana sihirli bir soru sorsam… Tüm cevapların geçerli olacağı, ne söylesen gerçekleşebilecek bir soru. Zaman ya da mekandan bağımsız… Seni geçmişe de geleceğe de, alternatif gerçekliklere ya da paralel evrene dahi götürebilecek bir soru. Tek bir şartı var, oturup çok içten bir cevap vermeni bekliyor. İşte soruyorum: Nereye gitmek isterdin?
Ama öyle tatile, her şeyin düzeldiği bir geleceğe falan deme bana. Çok daha büyük bir soru bu! Aslında şöyle sorayım: Hayatının, ta en başta, ne yönde akmasını isterdin?
Bunu hiç düşündün mü? Düşününce umutlandın mı, sevindin mi? Hüzünlendin ya da panikledin mi? Hepsi olabilir. Hepsi olur. Ama sen bunu bir kere bile olsun oturup gerçekten hayal ettin mi? Edebildin mi?
Ailenden, işinden, sorumluluklarından, sevdiklerinden, kaçtıklarından, korkularından ve hatta bildiklerinden bağımsız bir halde oturup, sadece ve sadece kendin için bu soruya cevap verebilir misin? Gitmek istediğin yönü, olmak istediğin kişiyi seçebilir misin? Kalbinin neyi seçtiğini duyabilir misin?
Ben kendi cevabımı söyleyeyim, öyle kolay değil. Ha deyince hayal etmek, hele hayatın sürekli mecburi istikametlerle dolu olduğu bir yaşamda “gitmek istediğin” bir yön belirleyebilmek… Zor ki ne zor. Ama daha zor olan bir şey söyleyeyim mi? Üstelik senin muhtemelen gözün kapalı başardığın, hatta belki kendini bildin bileli farkına bile varmadan sürekli yaptığın bir şey: istemediğin şeylere katlanabilmek.
Tanıdık geldi mi? Aslında bu cenderenin farklı çeşitleri de vardır. Mesela seçmediğin yollarda yıkılmadan yürümek, istemediğin işlerde yükselmek, sevmediğin kişilerle bir ömür geçirmek… Kaçmak isterken durabilmek, gitmek isterken kalabilmek, senin sandığın yükleri hiç sorgusuz ve hatta bir yerden sonra sahiplenerek taşıyabilmek, seni ezen yükleri bırakmak istediğini unutabilmek… Daha ileri boyutları da vardır hatta: Hayattan aldığın keyfi, taşıdığın sonsuz sorumluluklara bağlamak, kendini görmezden gelmekten neredeyse keyif almak... Çeşit çeşittir ama hepsi eninde sonunda bir yere çıkar; fiziksel ağrılara!
Tanıyorsun değil mi o ağrıları? Hani tüm vücudunu saran, bıçak gibi saplanan, seni neredeyse hareketsiz, hatta nefessiz bırakan? Yıllardır peşini bırakmayan, ağrı kesicilere, kas gevşeticilere kulak asmayan bazen doğru düzgün düşünmene / anlamana /konuşmana bile engel olan! Nedeni bilinmez, bazen teşhis bile edilemez… Sana Fibromylaji olduğun söylenir ama tıpkı ağrının şiddeti, şekli, yeri ve sürerliği gibi, ne yapılabileceği de herkese göre değişir.
Semptomların, Fibromylajiden mustarip diğer kişilerle bile aynı olmayabilir. Kimisi bağırsaklarında yaşar durumu, kimi başında, kimi tepeden tırnağa tüm vücudunda! Spastik kolon ile birleşir, migrenle karışır, uykunu vurur, hayatını alt üst eder… Ağrıtır, saplanır, yakar, kavurur!
Peki bu amansız durumun nedeni SENCE nedir? Neden senin başına gelir? Acaba en etkili ağrı kesici hangisidir? Ağrılar nasıl geçirilir?
90% oranında kadınlarda tespit edilen, semptomları neredeyse kişiden kişiye değişebilen ve ağrı kesicilerin etki edememesi sebebiyle modern çağın en büyük muammalarından biri haline gelen Fibromyalji’nin günümüzde dünya nüfusunun 3-6%’sını etkilediği tahmin edilmektedir.[1] Semptomları oldukça kompleks olabilen, vücudu etkileme şeklinin çok değişken olması nedeniyle teşhisi zorlaşabilen bu rahatsızlık “süregelen kompleks ağrı bozukluğu” olarak tanımlanmaktadır.[2]
Semptomları arasında en belirgin olanı, yoğun ve yaygın ağrılardır.[3] Ancak kaslarda sertlik, aşırı hassasiyet kronik ve/ya aşırı yorgunluk, sağlıksız uyku, dinlenememe, algıda bozukluk, düşüncelerde karmaşa (fibro-fog), hafıza ve dikkat sorunları, konuşma bozukluğu, konsantrasyon eksikliği, aşırı baş ağrısı, migren, çene-şakak eklem ağrıları/bozuklukları (TMJ), Tinnitüs, spastik kolon, kabızlık, süregelen ishal, baş dönmesi, ateş basması, aşırı üşüme, huzursuz bacak sendromu, el ve ayaklarda karıncalanma, batma hissi, kaygı bozukluğu ve depresyon gibi tam anlamıyla tepeden tırnağa etki eden ve hayat kalitesini düşüren bir çok semptoma da sahip olabilir.[4]
Semptomların şeklinin, süresinin, bölgesinin ve çeşitliliğinin neredeyse kişiden kişiye değişebiliyor olması, Fibromylaji’yi hem teşhisi zor hem de tedavisi uzun ve kapsamlı bir rahatsızlık haline getirmiştir.[5] Bu çok katmanlı rahatsızlığın tam çözümüne henüz ulaşamamış olsa da, modern tıp semptomları hafifletecek bir çok tedavi kombinasyonu geliştirmiştir.[6] Çoklu ilaç tedavisinden tamamlayıcı terapilere kadar çok kapsamlı kombinasyonlar içeren bu tedaviler arasında en çok önerilen ise, semptomların kişiye özel olması nedeni ile hastanın “kendi kendisine yardım etmesi”dir.[7]
En belirgin olarak Fibromylaji’de gözlemlendiği için en çok bu rahatsızlıkta dikkate alınan bu “kişiye özel etkilenme” durumu, aslında tüm hastalıklarda geçerlidir. Her metabolizmanın dengesi ve dinamikleri kendine özel olduğundan, her hastalık aslında kişiye özel etkiler gösterir. Hiçbir rahatsızlık “herkesi aynı şekilde” etkilemez. Çoğunluğa göre geliştirilen tedaviler bu nedenle herkeste işe yaramayabilir. Günümüzde, aynı virüsten etkilenmelerine ve hatta aynı aileden olmalarına rağmen bazı bireyler hastalığı farkına bile varmadan atlatırken, diğerlerinin çok daha ağır geçirebilmektedir. İşte Fibromylaji de bu şekilde “kişiye özel çözümler” gerektiren çok kapsamlı bir rahatsızlıktır.
Peki sen, doktorların Fibromyalji hastalarına önerdiği bu “kendi kendine yardımcı olma” konusunda neler yapabilirsin? Her hastalıkta olduğu gibi, ilk başta kökleri keşfetmeni öneririm! Çünkü günümüzde çocukları ve hatta bebekleri bile etkilemeye başlamış olan Fibromylaji, kökünde fiziksel, zihnisel ve duygusal çok fazla sebep içerebilmektedir.[8] İyi de nasıl bulunur bu kök sebepler?
Bunun en kolay yöntemi, bedenine bakmaktır. Bedenin sana her zaman sana özel mesajlar verir. İçeride (hem iç organlarında hem iç dünyanda) ne oluyorsa, dışa vurur. Senin yerine “dile getirir”. Çünkü beden, görmezden gelinen duyguların ve bastırılan düşüncelerin elçisidir. Sen kendi kalbini duymazdan gelebilir, duygularını yönetmeye, düşüncelerini değiştirmeye çalışabilirsin. Ama bunların hiç biri mümkün değildir. Var olan bir “yanlışlık” görmezden gelinerek hiçbir zaman “doğrulaştırılamaz”.
Sen kendi seçmediğin yollarda çok uzun süre yürümek zorunda kaldığında, buna itirazını bastırıp unutmaya çalıştığında; hayatın senin istediğin yönde akmıyorken buna ses çıkaramadığında; kabullenip, yüklenip, sessizleşip hatta benimseyip devam etmeye çalıştığında… Vücudun sana dur der. Hayatındaki rolü taşımaya kalbin isteksiz ise, bedenin seni değil onu dinler. Sen de dinleyesin diye ısrar eder. Dinlemezsen, taşımanı, ilerlemeni, hatta bazen adım atmanı bin bir ağrı ile engeller. Seni adeta kilitler. Fibromyalji işte bu köklerden işler.
Ağrı kesiciler etki etmez çünkü ağrı kaslarında değil, algındadır. Omuriliğinin ve beyninin ağrıyı iletme ve algılama şeklindedir.[9] Bazen taramalarda ağrıya sebebiyet verecek hiçbir etken bulunmamasına rağmen senin kıvranıyor olman ve kimseyi buna inandıramaman; bu durumdan kaynaklanıyor olabilir. Sinir sistemin aşırı hassasiyet (hiperaljezi ve/ya allodini)[10] göstererek seni kendine karşı daha hassas olmaya davet ediyordur belki, kim bilir?
Aile bağlarının getirdiği mecburiyetler[11] ve geçmiş travmalar[12] Fibromyalji’nin kök sebepleri arasında ilk sıralarda gelir. Bunlar; ister bozuk aile düzeni ya da karşılıklı olarak dengesiz sorumluluk dağılımından beslenen sağlıksız ilişkiler gibi “süregelen” bir stres faktörü, isterse çocukluk travmaları, atlatılmış fiziksel bir travma ya da duygusal olarak zor bir dönem sonrası yaşanan stres bozukluğu (PTSD) gibi “geçmişten kaynaklanan” stres faktörleri olsun; beynin kimyasal yapısını değiştirir.[13]
Fibromyalji hastalarının geçmiş ve günlük hayatlarında çok daha fazla mücadeleye ve istismara maruz kaldıklarını, bu durumun hem duygularını ifade etme hem de acıyı algılama şekillerinin değiştiğini, ek olarak da tıpkı maruz kaldıkları fiziksel acıyı olduğu gibi duygusal acıyı da sağlıklı insanlara oranla daha “kabul edilebilir” algıladıklarını ortaya koyan araştırmalar bulunmaktadır.[14] Bedensel acı, bir noktada çok daha ıstırap verici olabilen duygusal acının bastırılmasına, arka planda kalabilmesine, “unutulmasına” yardımcı olur.[15]
Öte yandan duyguları sözlü olarak ifade edemediğimizde devreye giren bedensel ifadeyi (yani hareketlerimizi) devre dışı bırakarak, çok acı veren bu duyguları adeta geçmişe gömmek için zihne yardım eder.[16]
Kısaca, Fibromyalji; öfke, korku, güvensizlik, suçluluk, pişmanlık, sahiplenilmeme ve/ya affedilmeme kaygısı, kırılganlık gibi ağır duygusal acıların geride bırakılması için zihnin çaresizce çırpınmasından beslenir.[17] Ağrıların çoğunlukla sırt, kalça, ense, bel gibi vücudun arka bölgelerinde konuşlanmasının sebebi, bu duyguların geriye atılması ve (elbette görmezden gelince ortadan kaybolmayacakları için) uzun süre orada taşınmasıdır.[18] Tüm bunlar elbette bilinçdışı gerçekleşen durumlardır. Tam da bu nedenle hastanın kendi kendine yardım etmesi, tedavide kritik rol oynar.
Hayatına bakmalısın. Kendine bakmalısın. İhtiyaçlarını “görmelisin”. Ama öyle gidermek anlamında değil; onları görmeli, tanımalı, anlamalısın! Kendini sokmaya çalıştığın kalıpları, girmeye mecbur kaldığın rolleri, yürütmek için sağlığından olduğun (iş/aşk/sosyal) ilişkilerini, taşıdığın yükleri tek tek önüne koymalısın. Her birini taşımak, yürütmek, sürdürmek için bugüne dek harcadığın çaba ve vakit belli ki seni çok da mutlu bir noktaya getirmemiş. O halde bu çabayı ve vakti (hatta biliyor musun belki çok daha azını) önüne koyduğun bu “sorumluluk-zorunluluk” karışımı durumları fark etmek, anlamak, konuşmak ve (ihtiyacın varsa) içlerinden çıkmak için yardım istemek için kullansan… Yardım istemeyi ve kendine yardım etmeyi denesen… Vücudunu olmak istediğin, varmak istediğin, yapmak istediğin şeyler için kullansan…
Yazması kolay, yapması zor diyeceksin değil mi? O halde sen de yazarak başla işe! Tüm bu değiştirmek istediğin durumları yaz bir kağıda. Amaç seni ağrıtan kökleri “fark etmek” değil mi? Sen yeter ki kendi içinde onları fark et, ayıkla, anla, gör… Bak ama “görmek” kısmı önemli. Somutlaştırman lazım farkındalığını. Yoksa hayat çok hızlı...
Eğer bedeninde, zihninde, hatıralarında taşıdığın acıtıcı yükleri nazikçe, kendini daha da zorlamadan geçmişte bırakmaya bir yerden başlamak için desteğe ihtiyacın olursa, bize her zaman ulaşabilirsin.
[1] https://fibroandpain.org/prevalence-2 [2] https://fibroandpain.org/what-is-fibromyalgia-2 [3] https://www.nhs.uk/conditions/fibromyalgia/symptoms/ [4] https://www.nhs.uk/conditions/fibromyalgia/symptoms/ [5] https://www.nhs.uk/conditions/fibromyalgia/ [6] https://www.nhs.uk/conditions/fibromyalgia/treatment/ [7] https://www.nhs.uk/conditions/fibromyalgia/treatment/ [8] https://www.nhs.uk/conditions/fibromyalgia/causes/ [9] https://www.mayoclinic.org/diseases-conditions/fibromyalgia/symptoms-causes/syc-20354780 [10] https://www.nhs.uk/conditions/fibromyalgia/symptoms/ [11] https://www.emotionsandbody.com/search/label/FIBROMYALGIA [12] https://fibromyalgiaresources.com/emotional-causes-fibromyalgia/ [13] https://fibromyalgiaresources.com/emotional-causes-fibromyalgia/ [14] http://emotionalprocessing.org/fibromyalgia/ [15] https://wendyblease.wordpress.com/2009/12/04/emotional-causes-of-fibromyalgia/ [16] https://wendyblease.wordpress.com/2009/12/04/emotional-causes-of-fibromyalgia/ [17] https://wendyblease.wordpress.com/2009/12/04/emotional-causes-of-fibromyalgia/ [18] https://wendyblease.wordpress.com/2009/12/04/emotional-causes-of-fibromyalgia/
Comments